İrfan Baştuğ caddesi no 5/A
Emekli Subaylar Sitesi 34/2 Esentepe
E-bülten
Arada bizden ve belki gezilerimizden haberdar olmak isterseniz
Kilise ziyareti sırasında, kapıyı açan aile, Hataylı Ortodoks Araplardır. Bu kişiler, İstanbul’daki Rum Ortodoks kiliselerinin bekçileri olarak görev yapmaktadır. Hataylı Ortodokslar, Antakya Rum Ortodoks Patrikliği'ne bağlıdır, ancak patriklik 14. yüzyıldan beri Şam’dadır ve Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü ve Hatay'ın Türkiye'ye katılmasıyla bu bağlar kopmuştur. 1990’ların ortasında, Şam’daki Patrikhane ile İstanbul Patrikhanesi arasında bir anlaşma yapılmış ve İstanbul Patrikhanesi, Arap Ortodoksların ruhani liderliğini yürütmeye başlamıştır.
Fener’in surlarının dışında gördüğümüz taş yapılar, bir zamanlar Fener Beyleri’nin oturduğu konaklara aittir. İstanbul’un fethinden bir yüzyıl sonra Rum cemiyeti ticaret sayesinde zenginleşti ve “Fener Beyleri” olarak bilinen bir sınıf oluştu. Bu sınıf, Patrikhane ile yakın ilişkiler kurdu ve konaklarını Patrikhane yakınlarına inşa etti. Fener Beyleri ayrıca Osmanlı devletine “Dragoman” olarak hizmet ettiler, yani tercüman olarak görev yaptılar.
Bugün “Kantemir’in Sarayı” olarak bilinen geniş alan, başlangıçta Rum asilzadesi Kantakuzenos’lara aitti. Kantakuzenos’lar, Bizans döneminde önemli bir aile olup, Orhan Bey’in eşi Teodora da bu aileden. Süleyman döneminde, bir Kantakuzenos üyesi büyük bir zenginlik elde etti ve kürk ticareti tekelini elinde bulundurdu. Müslüman nüfus, bu kişiyi Şeytanoğlu olarak adlandırıyordu.
Beyoğlu'nun zenginliği, dönemin en ünlü sanatçıları, varlıklı aileleri ve çeşitli etnik grupların katkılarıyla oluşmuştu. Bu bölge, konutları, otelleri, pasajları, lokantaları, barları, gece kulüpleri, tiyatroları, sinemaları ve daha fazlasıyla bir sanat ve kültür merkeziydi.
İstanbul, tarih boyunca birçok imparatorluğa başkentlik yapmış ve her dönemde farklı kültürler tarafından etkilenmiştir. Şehrin büyüklüğü ve görkemi, hem tarihi hem de kültürel açıdan dünya çapında bir öneme sahiptir. Bu metin, İstanbul'un tarihi mirasını, mimari güzelliklerini ve kültürel önemini kapsamlı bir şekilde gözler önüne seriyor.
Matrakçı Nasuh, 16. yüzyılda yaşamış Osmanlı sanatçısı ve tarihçisidir. Nasuh, Topkapı Sarayı’nda eğitim gördü ve hem nakkaş hem de matematikçi olarak tanındı. En önemli eseri, Kanuni Sultan Süleyman’ın 1533-1536 yıllarındaki İran-Irak seferini anlatan “Beyân-ı Menâzil-i Sefer-i Irâkeyn-i Sultân Süleyman Han” adlı eserdir. Bu eserde, sefer güzergahındaki şehirler ayrıntılı olarak betimlenmiştir.
İstanbul'un meyhane kültürü, tarih boyunca içki ve mezenin birleştiği önemli sosyal merkezlerden biri olmuştur. Bu kültür, Anadolu'nun zengin mutfak geçmişi ve çok sayıda kavmin etkisiyle şekillenmiştir. Meyhaneler, sadece içki içilen yerler değil, aynı zamanda sosyal etkileşimlerin yoğun yaşandığı mekanlardır.
Evliya Çelebi’nin "Seyahatname"sinde, Hz. Süleyman’ın İstanbul’u ziyaret ettiği ve burada büyük bir saray yaptırdığı anlatılır. Efsaneye göre, Hz. Süleyman, kızının babasının resmine ibadet etmesinden rahatsız olarak onu öldürür ve İstanbul’daki yapıları bırakıp Kudüs’e döner.